27 Kasım 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa11°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt9°C
  • İskele11°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara-2°C

ANASTASİADİS: "DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK BENİMSENMEMELİ"

“Kıbrıs Cumhuriyeti” Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, “Kathimerini” gazetesine Kıbrıs sorununun çözümü ve müzakereler konusunda söyleşi verdi.

Anastasiadis: "Dönüşümlü başkanlık benimsenmemeli"

25 Aralık 2016 Pazar 14:04

“Kıbrıs Cumhuriyeti” Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, “Kathimerini” gazetesine Kıbrıs sorununun çözümü ve müzakereler konusunda söyleşi verdi.

Söyleşisine, “boşlukların bulunduğu 103 maddelik bir liste olduğu ve bunun azalıp azalmadığı” şeklindeki bir soruyu yanıtlayarak başlayan Anastasiadis, “bu listenin BM listesi olduğu ve daha ziyadesiyle teknik konulara ilişkin olduklarını” belirtti.

Anastasiadis, “bu konulardan bazılarının çözüldüğünü ancak önemli denebilecek sayıdaki maddelerin çözümden sonra hazırlanmak üzere kaldıklarını” ifade etti ve buna örnek olarak “anayasaların yazılmasını” gösterdi.

Anastasiadis: “Merkezi hükümetin ve federal hükümetlerin anayasalarının nasıl yazılacaklarına ilişkin kesin koşullar olmalı” şeklinde konuştu.
“O halde çözümün ilk gününün bir geçiş dönemi sonrasında olmasının daha iyi mi olacağı?” şeklindeki bir soruya olumsuz cevap veren Anastasiadis: “Anlaşmanın ardından anayasaların yazılması gelmeli, eksik kalanlar gerçekleşmeli ve referandumlar belirlenmeli. Mevcut durum devam edecek ancak referandumlar belirli bir zaman diliminde belirlenecek ve mevcut boşlukları halletmemiz gerekecek” şeklinde konuştu.

Anastasiadis, “bir ara çözümün olmayacağını, çözüm anlaşmasının olacağını ve gerek çözüm anlaşması, anayasaların yazımı, gerekse bayrak ve milli marşın kabulü konularında uzlaşılanların kağıda geçirilmesi talimatının verileceğini” belirterek “bunun devamında, boşluklar ve belirsizlikler olmaksızın halkın onayına sunulacaklarını” vurguladı.

“Siyasi çözümün gerçekleşmesi durumunda bir ön hazırlık döneminin gerekli olacağını” ifade eden Anastasiadis, “ancak bunun statükoyu değiştirmeyeceğini, Kıbrıs Cumhuriyetinin lağvedilmesi ya da dönüşümünün söz konusu olmayacağını, çözümün halk tarafından onaylanmasının gerektiğini, ancak bu şekilde çözümün ilk gününün olabileceğini” belirtti.

Anastasiadis, “anlaşmada Türk askerinin çekilmesine ilişkin takvimin, iç güvenlik, çözümün uygulanmasının güvenliği, garantilerin kaldırılması vb. ilişkin düzenlemelerin de yer alacağını” vurgulayarak “biri çözülürken bir diğerinin kalması söz konusu olamaz” şeklinde konuştu.

“Çözümün altı başlık hakkında olacağını ve BM’nin listesindeki gibi askıda kalan konuların düzenleneceğini mi kastediyorsunuz?”  şeklindeki bir soruya ise Anastasiadis: “Evet, doğrudur. Örneğin, federal hükümetin memurlarının isimleri, milli marş, bayrak vs.” yanıtını verdi.

Bir anlaşmaya varılması ve örneğin Türk askerinin geri çekilmesi için dört yıllık bir takvim öngörülmesi sonrasında, iki yıl sonra Türkiye’nin herhangi bir sebepten ötürü geri adım atması durumunda “Kıbrıs Rum Devletinin” elinde herhangi bir koz olup olmayacağının sorulması üzerine ise Anastasiadis: “Bu yüzden BM’den güçlü bir karar istiyoruz” yanıtını verdi.

Anastasiadis sözlerini “Bu yüzden Barış gücünün rolü, askerlerin çekilmesini ve uygulamanın normal gerçeklemesini sağlamaktır” şeklinde konuştu.

Güzelyurt’un iade edilmesinin kesin olup olmadığının sorulması üzerine ise Anastasiadis: “Hassas olunan konular ve bölgeler olduğunu, bunlar karşılanmasa bir çözümün söz konusu olmayacağını söylemiştim” ifadesini kullandı.

“DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK BENİMSENMEMELİ ANCAK…”

Anastasiadis, “Dönüşümlü başkanlığa nasıl bakıyorsunuz?” şeklindeki bir soruya karşılık, “Bizim görüşümüz elbette dönüşümlü başkanlığın benimsenmemesi yönündedir. Ancak ‘dayanaksız’ yapılan müzakerenin yardımı yoktur ve bu kritik dönemde faydalı değildir” şeklinde konuştu.

“BEŞLİ DEĞİL ÇOKLU KONFERANS OLACAK”

Anastasiadis söyleşisinin devamında, BM ve AB üyesi olacak bir devletin, vatandaşların ve de çözümün uygulanmasının sağlanması için ne garantilere ne de ordulara ihtiyacı olacağını iddia ederek, AB çerçevesinde gerçekleştirdiği temaslarda bu görüşünü ortaya koyduğunu ve üye ülkelerin de, AB üyesi olan bir ülkede üçüncü bir ülkenin garantör olmayacağı tezini net biçimde benimsediklerini öne sürdü.

Cenevre’deki konferansın “beşli değil kesinlikle çoklu olacağını ve BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin katılımının sağlanması yönünde müzakerelerin olduğunu” ifade eden Anastasiadis, bu konuda Kıbrıs Türk tarafının görüşünün sorulması üzerine ise şunları söyledi:

“Karşı tarafın anlayışı ister olsun, ister olmasın çoklu konferans kesindir. Her şeyden önce, beşli konferans değildir. AB hazır bulunacaktır. Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin de olma ihtimali vardır. Garanti anlaşmalarına ilişkin olarak eğer müzakere, katılan taraflar arasında olacaksa o başka bir şeydir. Ancak AB’nin ve hatta Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin katılmasını gerektirecek unsur, eğer çözüm bulunursa, anlaşılanların hayata geçirilmesini ve bu hayata geçirilme sürecinde barış gücünün üstleneceği yükseltilmiş rolü sağlayacak güçlü bir BM kararının gerekli olmasıdır.”

“Toprak konusunda uzlaşı olmazsa dahi 12 Ocak zirvesinin yapılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı” şeklindeki bir soruya karşılık ise Anastasiadis, “varılan anlaşmanın haritaların sunulmasıyla 12 Ocak tarihinde konferansın başlayacağı şeklinde olduğunu, görüş ayrılıklarının azalması ve konferans öncesindeki üç günlük sürede anlaşmaya varacak bir konumda olmak için Kıbrıs’ta devam eden bir süreç bulunduğunu” söyledi.

Anastasiadis: “Eğer askıda kalan konular olursa devamında da görüşülebilir. 12 Ocak’ta sonuca ulaşamamamız, müzakerelere geçici bir ara verilemeyeceği ve devamında yeniden başlamayacağı anlamına gelmez” şeklinde konuştu.

“Harita sunulmasının 12 Ocak konferansının koşulu olduğunu, harita sunmanın başka uzlaşıya varmanın ise başka şey olduğunu” belirten Anastasiadis: “12 Ocak konferansına toprak konusunu görüşmek için gitmiyoruz. 12 Ocak konferansı sadece garantiler ve güvenlik konularına ilişkindir. Geri kalanlarını çözmek sadece biz Kıbrıslılara kalmıştır. Yani 11 Ocak tarihine kadarki görüşmelerde ya çözülmüş olmalılar ya da sonuçla orantılı bazı konular açık kalmış olmalıdır” dedi.

Anastasiadis, “açıkta kalmış konuların güvenlik ve garantiler başlıklı görüşmeye getirilemeyeceği” iddiasında da bulundu.

Söyleşisinde Yunanistan hükümeti ve yetkilileriyle mükemmel bir işbirliği içerisinde olduklarını da vurgulayan Anastasiadis, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerinin, “Türkiye’nin niyetini belirleme” açısından faydalı olacağını düşündüğünü ifade etti.

Anastasiadis, Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümünü istemesinin en büyük sebebinin doğal gaz yatakları ve Türkiye’nin bir enerji merkezi olmayı istemesi olabileceğini de belirtirken, doğal gaz konusunun çözüm müzakerelerinde görüşülmediğini, buna asla izin vermediğini ifade etti.
12 Ocak konferansının yolun sonu anlamına gelmediğini ve açık uçlu olduğunu bir kez daha yineleyen Anastasiadis, müzakerelerden memnun olmasının sebeplerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi:
“Çözümün ertesi gününden itibaren geçerli olacak nüfus oranıyla, Helen nüfusunu, 1960’taki orandan çok az sapmayla korunmasını, gelecekteki nüfus oluşumunun, doğal artışı dışında, ilk günkü oranında, yani dörde bir oranında korunmasını sağladık. Bu Kıbrıs Rumlarının en büyük kazanımıdır. İkincisi ise temel özgürlüklerin tam anlamıyla sağlanmasıdır. Serbest dolaşım, yerleşim, çalışma, mülk edinme, her yerde engelsiz olacak. Düzenlemeler, iki toplumluluk özelliğinin sağlanabilmesi için sadece siyasi haklarda yapılacak. Kişisel mülkiyet hakları, beş çözüm şekliyle, beş alternatif öneriyle sağlanıyor. Zürih anlaşmasından Temsilciler Meclisi için öngörülen 70-30 sayısı daha da iyileştirilerek 75-25 oluyor. Elbette siyasi eşitliği temsil edecek Üst Mecliste, diğer tüm federasyonlarda olduğu gibi sayı eşit olacak. Merkezi hükümetin yetkilerinin çoğunlu üzerinde uzlaşıya varıldı ve merkezi hükümetteki günlük sorunların ve herhangi bir anlaşmazlığın, vatandaşların sorunlarından sorumlu olacak devletçikleri etkilememesi sağlandı.

Merkezi hükümetin, devletçiklere empoze etme yöntemiyle müdahalede bulunamayacağı, bir devletçiğin de merkezi hükümete veya diğer devletçiğe müdahale edemeyeceği konusunda anlaşmaya varıldı.

Uzlaşmazlıkların çözümü için, eleştirilse bile sonuç getirici olan ve çoğu zaman tarafları mekanizmanın işleyip işlemeyeceği yoksa kendi aralarında bir uzlaşıya mı varmaları gerektiğini düşündürecek bir mekanizma bulundu. İstikrar anlaşmasıyla uzlaşılan ekonomik konular”.

KKTC’DEKİ BANKALARIN DENETLENMESİ KONUSUNDA ANLAŞMA YAKIN

Anastasiadis, çözümün ekonomik boyutuna da değindiği röportajında, çözümün maliyetinin karşılanacağı bir fon kurulması yönünde çabaların yoğunlaştığını belirtirken Kıbrıs Türk tarafının KKTC’deki bankaların denetlenmesine izin vermemesiyle bazı sorunların ortaya çıktığını ancak bu reddin ortadan kaldırılması konusunda bir anlaşmanın eşiğinde olunduğunu düşündüğünü ifade etti.

Anastasiadis ayrıca, Kıbrıs sorununun çözümünün ekonomik getirisinin çok büyük olacağını da sözlerine ekledi.

“CENEVRE ERDOĞAN İÇİN SINAV”

Öte yandan “Fileleftheros” gazetesi, “Cenevre Erdoğan İçin Bir Sınav” başlığı altında manşetten Anastasiadis’in açıklamalarını yayınladı.

Gazete, Anastasiadis’in söz konusu makalesinin tamamının, gazetenin bugünkü sayısında ayrı olarak satılan “Etos Apofaseon” isimli ekinde yer aldığını belirtirken, Rum liderin bu açıklamasındaki bazı noktaları manşetine ve ilk sayfasına kısaca taşıdı.

Habere göre Anastasiadis, Türkiye’nin Cenevre konferansına katılacak olmasını “tarihi bir an” şeklinde nitelendirirken, Türkiye’nin niyetlerinin uluslararası toplum önünde teste tabi tutulacağını öne sürdü.

Anastasiadis: “İlk kez karşımızda, kozlarını uluslararası toplumun önünde açmak ve sıklıkla dile getirdiği olumlu söylemlerinin belirli bir siyasi öneriye dönüştüğünü kanıtlamak zorunda olacak Türk Cumhurbaşkanı olacak” ifadesini kullandı.

“Türkiye’yi müzakere masasına getirmenin ve tarihi sorumluluklarıyla yüzleştirmenin onlarca yıldır hedefledikleri şey olduğunu” vurgulayan Anastasiadis, Türkiye’nin özellikle güvenlik başlığında elle tutulur adımlar atması durumunda çözüme ulaşılmasının mümkün olacağı görüşünü dile getirdi.

Gazete, söz konusu ekinde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ve Rum müzakereci Andreas Mavroyannis’in de makalelerinin yer aldığını belirtti.

Habere göre Eide makalesinde “önümüzdeki birkaç haftanın bütünlüklü bir çözüm bulunması için hayati önem taşıdığını” vurgularken Mavroyannis ise “garantilerin hiçbir şekilde mevcut olmayacağını” iddia etti.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA