27 Kasım 2024
  • Lefkoşa7°C
  • Mağusa11°C
  • Girne11°C
  • Güzelyurt5°C
  • İskele11°C
  • İstanbul6°C
  • Ankara-4°C

ALÇAĞIZ VE ALÇAKSINIZ

Oshan SABIRLI

17 Ekim 2015 Cumartesi 10:30

Onu ilk kez gördüğümde, günlerce unutamayacağım bir acı yüreğime saplandı. Hatta ben o görüntüden defalarca kaçmaya çalıştım. Sahi adı neydi? Kaç yaşındaydı? Kaç gece geçti üzerinden? Kaç gündür aklımıza bile gelmedi? Tüm dünyada mülteci dramları ile ilgili ikonlaşan o ölü çocuk resminden bahsediyorum. Hani duygulanmıştık, İnanmıştık sahteliğimize. Dünyayı kurtardığını zanneden belki senin gibi, kardeşin, eşin, dostun gibi binlerce insan bu resmi sosyal medyadan defalarca paylaştı. Sahi bu resmi paylaşmak dışında ne yaptılar? Facebook profil resimlerini 1-2 günlüğüne o ölü çocuk ile değiştirenlerin sözde farkındalık kampanyası kaç gün sürdü? Sosyolog bir dostuma sormuştum bu tramvatik sosyal medyadaki paylaşılan ölü çocuk resimlerini. Kudret “yarın yeni resimler paylaşmaya devam edecekler” diye eklemişti sohbetin tam ortasında. Maalesef söylediği oldu. Dün yine bir çocuk cesedine tanık olduk. Yine benzer bir dramdı. Çocuktu. Ölüydü. Bir önceki kadar dramatik değildi. Bu fotoğraf bir önceki kadar güzel çekilemedi. Katraj kötüydü. Renkler kötüydü. Duygu yoktu. Çünkü biz insanlığımızı çoktan yitirdik. Çünkü hepimiz alçağız. Sorumsuzuz. Sahtekar yalancılarız. Sahi ölen ilk çocuğun adını hatırladınız mı? Defalarca paylaştığınız o resmin hikayesi dışında ne kaldı aklınızda? Bu yazıyı okuduğunuz dakikalarda da yeni dramlar yaşanıyor. Yeni mülteci dramları. Klavye başında, harekete geçmeden dünyanın bireysel uğraşlar ile kolay kolay kurtulamayacağını öğrenmemiz gerek. Sosyal olmadan sosyal medyanın hiçbir anlamı yok. Çocuk cesetlerini gördükçe daha da duyarsızlaşmaya başladığımız için alçağız. Alçaksınız. Hep yaptığım gibi bu hafta da resimlere ayırıyorum sayfamı. Ölü çocukların resimlerine gerek yok. Ancak bu resimlerde bana en az o sahile vuran çocuklar kadar acı veriyor. Artık, harekete geçme ve çatışma karşısında dik durma zamanı. Sizce de geç kalmadık mı? ***** MUL (1) UMUDA YOLCULUK İsimleri nedir bilinmez ama balık istifi gibi dizilmişler teknenin üzerine. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar… Hepsinin derdi ayni. Daha iyi koşullarda yaşamak adına kaçıyorlar. Uzaklara… Çook Uzaklara. MUL (2) HUZURDA ESARET Amaç ortak, ölümden kurtulmak. Aslında ölüm ile esaret arasında seçim yapmak isteyenlerin tümü esaretten yana kullanır seçim hakkını. Mülteci kampları ise işte bunlara en önemli örnek galiba. MUL (3) BU OYUNU SEVMEDİM Bir kaçış oyunu yaşanır. Sus, konuşma, kaybolma, ağlama gibi nasihatlerde bulunur büyükler. Onlar oyun çağlarında, oyun gibi algılamaya çalışır büyüklerin savaşını. MUL (4) KİMİN ZAFERİ? Hiç kuşkusuz anlamazlar bu kaçışın hikayesini. Sahi bu düşman kimdi? Neden düşman olmuştu bize? Özgür müyüz şimdi? İşaret parmağı ile orta parmağın ortaya çıkardığı bu V harfi ne anlama geliyor acaba? MUL (5) YORUMSUZ

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.