AL, BENİ DE GÖTÜR GİTTİĞİN YERE…
Kıvanç BUHARA
04 Eylül 2014 Perşembe 12:59
[caption id="attachment_24470" align="alignleft" width="100"] DR. KIVANÇ BUHARA[/caption] İnsanı; Hiçbir şey yapamamanın ezikliği, Çaresizliği, Bitkinliği bastırınca; Teslimiyetçi bakışlarla, Yalvarırcasına, Çocuksu gülümseyişle bakar birilerine, bir yerlere… O anda; Kime niçin baktığı ve neden gülümsediği anlaşılmaz. En acısı; Utangaçlıkla bezenmiş çaresizlik içinde; “ Ben neredeyim, ne yapıyorum” öz eleştirisini de yapamaz insan. Bu karmaşık ruh durumuna, felsefede, psikolojide, tıp bilimlerinde ne ad verilir, bilmiyorum. Psikiyatri kitaplarımı karıştırdım, yukarıdaki simtomlarla benzeşen bir hastalık adı bulmadım. Fakat; TDP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’yı gördüğüm zaman mutlaka soracağım. Bir insan bakışları ile, mimikleri ile, gülüşü ile, bir başkasına “ ben buradayım, lütfen beni fark et” Dercesine bakıyorsa, bu nasıl bir ruh halidir? İbretlik günler yaşıyoruz. Geriye dönüp baktığımızda, Bize yaşatıla bu aşağılanmanın, horlanmanın, karabasanın sebebi biz değil miyiz? “ Verdiklerinde, “ Hayır, biz bunları hak etmiyoruz” diyebildik mi? Sana verilen daha büyük” kavgalarına tutuşmadık mı? Rum taşınmazlarını Yahudilere satıp sterlinleri cebellezi edenlere hangimiz karşı çıktık? Savaş ganimetlerini gollifa gibi dağıtanlara yıllarca biat etmedik mi? Haa; Deniz bitince, “ Yenen ile yanana dağlar dayanmaz” sözü gerçek oldu. Eee; Rumlar, Cumhuriyet ortaklığından kaynaklanan haklarımızı gasp etti; Kıbrıs’ın kuzeyine mandris olduk, Avrupa bizi dışladı, gidecek yerimiz yok. Adresimiz Mersin 10 TURKEY; Başımız sıkıştıkça, “ ver Anavatan, gönder Anavatan; Kıbrıs senin namusundur, satma bizi” diye yalvaran biz değil miydik? Bize, “ besleme, hazır yiyici, tembel Kıbrıslı” denince çok gücendik, kırıldık, öfkelendik. Bizim de bir onurumuz olduğunu hatırladık. Bize bu yakıştırmaları söyleyenlerden Allah razı olsun ki; Uykudan uyandık, gözlerimiz açıldı, onurlu ve şerefli insanlar olduğumuzu hiç unutmamacasına hafızalarımıza yazdık. Şimdi; Ona, buna sataşmak yerine, Oturup adam gibi bir karar vermeliyiz. Vereceğimiz bu karar, Kıbrıslı Türklerin kırmızı çizgilerini belirlemelidir. Ve geleceğimizle ilgili tüm tartışmalara nokta koymalıdır. Ben; onurlu açlığı, haksız yemekle karnımı doyurmaya tercih ederim. Besleme olmadan beslenmeyi öğrenmeliyiz. Hade hayırlısı… .
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.