AKINCI’NIN HESABINI VEREBİLMEK
Oshan SABIRLI
09 Haziran 2015 Salı 12:09
Sınırların karşılıklı geçişlere açılması ve Annan Planı sürecine kadar Kıbrıs’ın güneyindeki siyasi partilerin hangi kanatları temsil ettiğini, Kıbrıslı Türkler ile ilişkilerinin ne olduğunu, hatta Kıbrıs’ın güneyindeki seçim sisteminin nasıl olduğunu bilmiyordum. Bu genel kültür bilgisi hiç ihtiyaç duymadığım, araştırma yapmamı gerektirmeyen bir bilgi olarak kalmıştı o döneme kadar. Annan Planı süreci, hiç kuşkusuz sınırların karşılıklı geçişlere açılmasının da etkisi ile daha net şekilde karşımıza çıkmıştı. Masanın diğer tarafında oturan siyasi liderliğin, hangi görüşleri temsil ettiği, kimlerden feyz aldığı işte o dönemde ihtiyaç olmaya başlayan bilgilerdi benim için. AKEL’in “hayır” cephesine geçmesi, DİSİ’nin “evetçi” olması, DİKO’nun çok az bir temsiliyet ile gücü ele geçirmesi dikkat çekiciydi. *** Yıllarca biz Güney Kıbrıs’ta liderlerin yanı sıra, Makarios, Grivas, Nikos Samson gibi isimlerin ötesinde bir isim de öğrenmemiştik. 2003 yılında sınırların karşılıklı geçişlere açılması ile birlikte bizler ülkemizin, çok az bildiğimiz bir diğer yanının daha olduğunu keşfettik. Harita’da Kıbrıs adası ortadan bölünmüş olarak gözükse de, yaşı 45’in altında olan bir neslin içine sıkıştığımız bu coğrafyanın ötesini, sınırın öte yanını hikaye gibi anlatılan anılarda duyduğunu ve hiç görmediğini, açıkçası umurunda olmadığını da fark ettik. Şimdi o fark bize ağır gelmeye başladı. Maymun gözünü açtı ve eskisi ile artık yetinemiyoruz. *** Kıbrıs’ın kuzeyinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda daha taşlar yerine oturmadı. Her ne kadar Mustafa Akıncı, ilk “en iyi devlet adamı” ödülünü, Kıbrıs Genç TV eli ile almış olsa da, sarayın daha aktif şekilde, Cumhurbaşkanı Sözcüsü, Cumhurbaşkanlığı Müstearı ve diğer birimleri ile dışa dönük olarak, medyayı kucaklamayı bilmesi gerek. Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’nda bulunduğu 5 yıl boyunca bir gazeteci olarak değil binanın içine, sarayın bahçesine bile gitme sayım, bir elin parmaklarını geçmez. Öncesindeki dönemlerde özellikle Rauf Denktaş’ın başkanlığında ve akabinde Mehmet Ali Talat döneminde saray gazeteciler için önemli bir bilgi ve haber kaynağı idi. Sabah kahvaltılarında “Off the record” konuşmaların anlamı benim içinde oldukça büyüktür. Ancak bazı şeylerin 5 yılda ciddi şekilde erozyona uğradığını şahsen deneyimledim. *** Mustafa Akıncı’nın ekibini atamaya başlaması ile gümbürtü kopmaya başladı. Birçok kişi için ilk şaşkınlık Özdil Nami’nin atanması oldu. Barış Burcu’nun adı da bayağı tartışma konusu olmuştu. Gürdal Hoca’nın görevinin müsteşarlık mı sözcülük mü olması gerektiği de tartışıldı. Bu tartışmalar hala yaşanırken, Akıncı’nın seçimlerin doğru olup olmadığı farklı kişiler tarafından yorumlanmaya devam ederken, artık 5 yıllık bir dönem başladı. 2020 yılına kadar Akıncı Cumhurbaşkanlığı görevini yürütecek. Seçimin üzerinden 44 gün geçti. Seçim günü yazdığım köşe yazım “Doğmamış oğluma mektup” başlığını taşıyordu. Şimdi o yazının içeriğini içinde bulunduğumuz süreçte çok konuşacağız. Umarım gün gelir ve o yazı canımı yakmaz....
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.