24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara3°C

AKINCI İSTİFA ETSİN Mİ ?

Arif Alasya

10 Temmuz 2017 Pazartesi 08:46

Geldiğimiz noktada acaba hepimiz daha serinkanlı değerlendirme fırsatı yakalamadan sıcağı sıcağına mı değerlendirme yaparak birbirimizi kırıcı noktaya kadar tartışma ve söylemlerimizi sürdürmekteyiz.

Bu gün gelinen nokta her türlü eleştiriye açık bir noktadır.

Ancak bence en az eleştiri yapacağımız Akıncı olmalıydı diyebilirim.

Akıncıyı dış politika dışındaki vizyonunda eleştirmek konusunda haklı taraflarınız çok çok olabilir hatta iç politikada çok başarısız diyebilirsiniz. Hiçbir hükümete sözünü geçiremedi diyebilirsiniz. Yasaları ve üçlü kararnameleri imzalamakta, onaylamada geri göndermenin dışında hiçbirşey yapamadı diyebilirsiniz.

Bütün bu eleştirilerin yanında Kıbrıs’ta çözüm konusunda tüm gayretini ortaya koyduğu konusunda ona haksızlık yapamayız. Evet, tüm gayretini ortaya koydu. Ancak yetmedi. Yetmeme nedenlerini irdelemeden süreç içerisinde ‘’sığınılacak tek liman Türkiye’dir’’’’Çözüm olmazsa KKTC olarak yolumuza devam ederiz’’’’Garantiler olmazsa olmazımızdır’’söylemlerini eleştirebilirsiniz.

Baştan başlayacak olursak görüşme heyetini oluşturması ile ilgili eleştiriler oldu ancak heyetin çözüm vizyonu olmadığı hiçbir zaman iddia edilmedi.

Akıncı ve heyetinin çözüm konusunda çözüm isteyenler tarafından eleştiriler olsa bile hep desteklendi. Hatta Crans Montana’da Akıncı’ya karşı olan Parti başkanları bile CTP ve TDP Başkanları sürece ve Akıncı’ya destek verdi.

Şüreç çöktü. Sonrasına bakalım. Henüz Crans Montana’da Akıncı’ya eşlik eden siyasi parti başkanlarından herhangi bir açıklama gelmeden vur abalıya misali her kafadan bir ses çıkıyor.

Barış için neredeyse en çok istekli biri olarak bildiğim kişi ‘’Akıncı bundan sonra yüzümüze nasıl bakar’’diyebilmektedir.

Bana göre Akıncı bir büyük hata yapmış ve vizyonuna sahip çıkarak Kapalı Maraş için söylediklerini yapmamış ve Talat gibi bütünlüklü çözümü tercih etmiştir.

Bütünlüklü çözümün yolunun Toprak ve garantilerden yani Türkiye’den geçtiğini bile bile onları ikna edebileceği duygusuna kapılmıştır. Belki de içe karşı söylemleri olan ve bize göre yanlış olan söylemlerini bu nedenle söylemiştir. Mont Pelerine giderken değil ama son zorlamada Crans Montana’ya giderken artık bütün çözüm kararlarının Türkiye’nin insiyatifinde olduğunu imalı cümlelerle bize anlatmaya çalışmıştır. İşte bu nedenle Akıncı orada gölgede kalmış öne çıkan Türkiye dış işleri Bakanı Çavuşoğlu bütün süreci yönetmiş ve bizler de Akıncı’yı ‘’Çavuşoğlu’nun memuru gibi davrandı’’diye suçlamışızdır.

Akıncı’ya karşı yapılan eleştiriler ben haksız bulmaktayım. Hatta şunu iddia edebilirim ki masada tek çözümü isteyen oydu ancak tek başına onun ve heyetinin çabası çözümü getirmeye yetmedi.

Başarısız bulanlar ki hemen hemen bunların tamamı çözümü savunanlardır. Yerine neyi ve kimi koyacaklarını söylemeden onu istifaya davet etmektedirler.

İstifa edip Partisinin başına geçsin ve başarılı olsun diyenler de çoğunlukta. Enteresan olan bunu savunanlar Akıncı’nın siyaset yaptığı dönemde onun başarısızlığı için her türlü çabayı ortaya koyanlardır.

Ben sürecin sonunda Akıncı’yı değil Kıbrıs Türk’ünün geleceğini tartışmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Süreçte verilen beyanatlara bakalım.

Tuğrul Türkeş : ’Crans Montana’ya BM’nin zorlaması ile idiyoruz

Yiğit Bulut : ’Kıbrıs görüşmelerinde rumlar masadan kalkmış. Kalkmasaydınız daha karpuz kesecektik.’’

CHP’nin milletvekili: ‘’Gerekirse bir yürüyüş da Kıbrıs için yaparız’’

İlber Ortaylı: Oraya sonradan yerleştirilen nüfus dolayısıyla Türkiye’ye anti pati duyduğu söyleniyor. Bu söylentiler abartılabiliyor. Abartılmasa bile alınacak tedbir açıktır. Burada huzuru önce kendi içimizde sağlamalıyız. Adaya yerleştirilen nüfusun dengesini başkalarından evvel biz sağlamalıyız.

Sonuç: Kıbrıs Türkü artık şunu net olarak bilecek. Hiçbir şey bizim değildir. Çözüm sadece ve sadece Türkiye’nin tekelindedir. Tüm Kıbrıs Halkları birleşip çözüm istemezse çözüm mümkün değildir.Ana nedeni da Kıbrıs Cumhuriyeti da Yunanistan da Türkiye da İngiltere da çözümsüzlükten nemalanmaktadırlar.Tek kaybeden Kıbrıs Türkü’dür.Bizi 43 yıldır bu noktaya getiren içteki siyasilerimize oy veren %88.83’lük seçmen da adada artık çözümden bahsetmesin çünkü onlar da aynen nemalanan ülkeler gibi nemalanmaktadırlar.

Demek ki sadece Akıncı’yı asmak kesmekle olmaz önce kendimize da bir bakalım..

Gerçeği kabullenelim.: Burada artık egemenliğin uluslar arası hukukun da belirttiği gibi Türkiye’ye ait olduğu ve Türkiye’nin getirdiği rejimin yazdığı senaryolarla burada hükümetçilik,devletçilik oyunu oynandığını artık kabullenelim.Zaten bu Dünyanın kabul ettiği gerçektir.Bu gerçek Akıncı’nın istifası veya asılıp kesilmesi ile değişmez.Özce biz değişmeliyiz..

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.