18 Nisan 2024
  • Lefkoşa22°C
  • Mağusa21°C
  • Girne22°C
  • Güzelyurt21°C
  • İskele21°C
  • İstanbul16°C
  • Ankara23°C

AKDENİZ 2014’TEN BERİ 10 BİN MÜLTECİYE MEZAR OLDU, BU YIL TEHLİKE DAHA BÜYÜK

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, (UNCHR) Suriye’deki iç savaşın tetiklediği mülteci krizinde 2014 yılından beri sadece Akdeniz’de 10 bin göçmen boğularak hayatını kaybetti.

Akdeniz 2014’ten beri 10 bin mülteciye mezar oldu, bu yıl tehlike daha büyük

08 Haziran 2016 Çarşamba 09:25

Mülteciler Sahra altı ve Kuzey Afrika ülkelerinden İtalya, İspanya ve Fransa’ya geçmeye çalışırken hayatlarını kaybetti.

UNCHR’nin raporuna göre, sadece 2014 yılında Akdeniz’de 3500 mülteci boğularak can verdi, 2015 yılında ise 3771 mülteci. 2016 yılının başından Mayıs sonuna kadar ise rakamlar büyük bir artış sergiledi.

Henüz yazın başı olmasına karşın şimdiye kadar 2814 mülteci Akdeniz’de yaşamını yitirdi. BM, yılın henüz ilk beş ayında ölü sayısının bu seviyeye ulaşmasının ürkütücü olduğunu ifade etti.

Nitekim geçtiğimiz hafta Akdeniz’de Girit açıklarında batan ve 320 kişinin kayıp olduğu teknede bulunan mültecilerden umudun kesildiği açıklandı. Raporda, hayatını kaybedenlerin çoğunluğunun Afrika üzerinden İtalya’ya geçmek isteyenlerden oluştuğu ve faciaların önlenmesinin acil olarak ele alınmasının zorunlu olduğu belirtildi.

Ölümler neden arttı?

Akdeniz’de kaçak mülteci geçişi krizin başından beri vardı, ancak Avrupa’ya geçişte Ege Denizi her zaman daha güvenli bir alternatifti.

Türkiye’nin Ege kıyılarından Midilli, Sisam gibi Yunan adalarına geçmek için aşılması gereken mesafe oldukça kısa, ki buna rağmen Ege denizi geçen yıl yüzlerce insana mezar oldu.

Geçtiğimiz yaz cansız bedeni Bodrum sahiline vuran üç yaşındaki Suriyeli Alan Kurdi uluslararası bir duyarlılık yarattı, mültecilere karşı daha uyanık bir kamuoyu oluştu, ancak mülteci akışından ürken Avrupa’da tepki pek de hoş değildi. Önce Balkan ülkeleri mültecilerin Almanya ve İngiltere gibi Batı Avrupa ülkelerine geçişlerini engellemeye başladı.

Ardından 27 ülke bir şekilde bir araya gelmeyi başardı ve dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun deyimiyle uzun bir ‘Kayseri pazarlığı’ sonucu Türkiye AB ile çokça tartışılan mülteci geri kabul anlaşmasına imza attı.

BM, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Doktorlar, Uluslararası Göç Örgütü gibi konuyla doğrudan ilgili örgütlerin hemen tamamı anlaşmanın uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı olduğunu açıkladı ve taraf olmayı reddetti.

4 Nisan’da yürürlüğe giren anlaşma gereği Türkiye Yunan adalarına ulaşan ancak iltica başvurusu yapmayan ya da başvurusu kabul edilmeyen mültecileri geri alıyor.

Türkiye bu anlaşma karşılığı AB’den nakdi yardım, üyelik müzakerelerinde ilerleme ve vize muafiyeti talep etti, ancak bu vaatler de Türkiye’nin söz verdiği yükümlülükleri yerine getirmemesi dolayısıyla yerine getirilmedi.

gocmen-bodrum-kos9.jpg

Sık felaketler kaçınılmaz

Her ne kadar anlaşmanın geleceği belirsiz olsa da, mevcut mülteci kabul şartları insanların çoğu için uygun olmadığından Ege rotası insan kaçakçıları için uygun bir alternatif olmaktan çıktı. Nitekim Ege Denizi’nden geçişler havalar iyi gitmesine rağmen neredeysedurma noktasına geldi.

Diğer yandan Akdeniz rotası ise insan kaçakçıları tarafından giderek daha fazla tercih ediliyor ve çok daha tehlikeli. Deniz dalgalı, rüzgarlar sert ve yolculuk uzun. Tekneler bu yolculuk uzun değiller ve kapasitelerinin hayli üzerinde insan alıyorlar.

Bu durumlar bir araya geldiğinde felaketler kaçınılmaz hale geliyor.

Diğer yandan bu rotanın bu sene aynı sıklıkta kullanılmaya devam edeceği düşünülüyor.

Nitekim daha önce NATO, Nijerya, Nijer, Kamerun ve Çad’daki üç milyondan fazla insanın Boko Haram’ın uyguladığı şiddetten dolayı yerlerinden olduğunu anımsatmış ve kitlesel bir ilticanınişaretini vermişti.

diken

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA