AJANDA MUHABBETİ..

Yılın son yazısında güzel şeyler yazmak isterdim fakat olmadı.

Ocak görüşmeleri yaklaştıkça çok ciddi biçimde HAYIR cephesi oluşturulmaktadır.

Ortada yazılı bir metin yok. Ortada bir harita yok. Ortada imzalanmış ve referanduma sunulacak hale getirilmiş herhangi bir plan da yok.

Tüm bu olmayanlar arasında her geçen gün sesini yükselten bir HAYIR cephesi üzerine düşen görevi layıkı ile yürütmektedir.

Tabi ki her zamanki gibi bu cepheyi oluşturan ve tahrik eden UBP ve DP’den ve de onların yönettiği dernek ve kurumlardan başkası da değildir.

Bu cephenin en dokunulmazı sırası geldiğinde R.R.Denktaş’dır.

Denktaş’ı seven var sevmeyen var hayatı boyunca kendi idealleri için yaşamış ve hedefi Adayı ikiye bölüp bir yarısını Türkiye ile birleştirme yani ilhak etmekti. Hatta bir ara hedefini büyütmüş bu hayaline bir de Türkiye Cumhurbaşkanlığını eklemiştir.

KATAK’dan günümüze Kıbrıs Türk toplumunun geçirdiği evrimi acaba kaç kişimiz bu günlerde okumuş ve bilgi sahibidir. KATAK’ın açılımını bile bilenimiz ne kadar azalmıştır.

O yıllarda yaşanan liderlik mücadelesinin boyutları bu gün bilenler kaç kişidir. Bu liderlik yarışında kimler vatan haini konumuna getirilmiş, Kimlerin iş yerleri ocakları yakılıp talan edilmiştir. Kendilerine muhalif olanlar nasıl sindirilmiştir.Sendika düşmanlığı o zamandan başlamış en örgütlü sendika olan PEO ya kayıtlı Türk kunduracılar bu sendikadan istifa etmezlerse öldürüleceklerine dair mektuplar yollanmış ve bunlar da istifa etmişlerdir.

Yıllar sonra bu ayakkabıcılar AYKO’yu kurarken şart AYKO sekreterinin Kara Mehmet olması şart konulmuş. Girişteki dükkan da Sadıkoğlu’na Temizlikçi dükkanı açması için verilmiştir.Amaç Ayko’ya kimlerin girip çıktığını kon trol etmekti.

Günümüzde halkımıza hep bir cümle ezberlettirilmiştir.

‘’Rumların bir Akritas ,Afrodit ve İfestos kod adlı planları ile Kıbrıs Türkü katledilip Ada Yunanistan’a ilhak edilecek’’

Bu günlerde artık Afrodit ve İfestos kodlu planlar gündemde yok maalesef. Herhalde akılda kolay kalsın diye kısaltmaya gidilmiş.

İşte bu söylemler ile halk hep milliyetçilik saflarında Rumlara karşı bir bütünlük sağlamayı hedeflemişlerdir.

Bunu tersinin da Rumlarca kendi farklı söylemlerle kendi halkına uyguladığından emin olmalısınız.

1950’li yılların ortasından itibaren Türk okullarında Rumca okutmak yasaklanmış. Rum okullarında da Türkçe okutmak yasaklanmış ve iki toplumun birbirinin lisanını öğrenmesine müsaade etmemiştir.

Özellikle 1974 sonrası Türk tolumu ve adaya iş gücü adı altında gelen ve de gazi mertebesinde yerleşenler R.R.Denktaş etrafında onun ideolojisi çevresinde Milliyetçi bir halka oluşturmuştur.1976 yılında UBP’nin oluşumu bu temeldedir.

Çarpık yönetimin ve partizanlığın başladığı değil devamını sağlayacak parlamenter sistem böyle başlamıştır. Sistem iki kez tehlikeye girmiştir.

İlki Anayasaya göre artık seçilemeyecek olan Denktaş’ın yeniden seçilebilmesini sağlamak için 1983’de KKTC ilanı.

İkincisi de İktidarı kaybetme korkusu içinde 1990 seçimlerinde bizzat Denktaş tarafından toplumun Hainler ve Milliyetçiler olarak ikiye bölünmesi.

İşte bu günlerde haykıran HAYIR cephesinin vatandaşı bir AJANDA üstünden yenden Hainler ve Milliyetçiler olarak yeniden ikiye bölme çabaları.

Amaç olası bir referanduma karşı vatandaşı şimdiden kamplara bölmek.

Gerçekler saklanamaz. Artık yeniden toplumu eski günlere döndürecek yaklaşımlardan vazgeçin. Zarar hepimize bir şekilde geri döner.