AH O ESKİ LEFKOŞA
Oshan SABIRLI
31 Ekim 2014 Cuma 07:30
Benim yaşımda birisi veya benim jenerasyonum ve sonrasında doğanlar için Lefkoşa’nın hissettirdikleri, maalesef eskilerin hissettikleri ile ayni değil. Benim çocukluk yıllarımda, hayal meyal hatırladığım, uzun otobüs yolculuklarımız vardı. Amcam otobüste bilet keserdi ve bambaşka bir macera gibi gelirdi bize Lefkoşa’ya yolculuk. Şehere geldiğimizde, küsbe ve helva aldığımızı hatırlıyorum. Üstelik otobüslerin park ettiği yer çarşısın tam merkezindeki bir handı. En güzel kıyafetlerimiz giyilir ve günlerce anlatılırdı Lefkoşa’da görülenler. Bir köy çocuğu olarak dünyaya geldim. Her ne kadar doğum evraklarımda doğum yeri Mağusa yazsa da hayatımın önemli bölümü köyde geçti. Şeher’e hiç ısınmadım. Hatta Lefkoşalıları çok uzun süre kasıntı, züppeler olarak gördüm. Derken günün birinde hiç sevmediğim, hiç hoşlanmadığım Lefkoşa’da çalışmaya başlayınca Lefkoşa’nın çekilmez olduğu düşüncesi daha da çoğaldı. Bu düşünce ruhuma işledi. Hatta ben ne kadar kaçmaya çalışsam o beni hep çekti. Askerde Gülseren’de tamamladığım acemi eğitimim sonrasında da Lefkoşa’ya çakıldığımı hissettim. Ben kaçtım o kovaladı. Derken eşim sayesinde galiba artık ben de Lefkoşalı oldum. Benden daha üst nesillerle oturup eskiyi konuşmaya başladığımızda, Lefkoşa’nın farklı simaları, Lefkoşa’nın o eski sesini, kokusunu duyar gibi olduğumu hissettim. Ballandıra ballandıra anlatılan Lefkoşalılığa imrenmemden miydi kıskançlığım? Yoksa Lefkoşa bana doğru mu anlatılmamıştı? Bilmiyorum. Şimdilerde, Lefkoşa Surlariçi’nde Abdi Çavuş’ta çocuk koşuşturmaları, Bandabuliya’nın baharat kokusu, Tanti’nin Hamamı’nın sıcağı sanki ben yaşamışım gibi, ben de oralarda doğmuş ve büyümüşüm gibi hissettiriyor. Bugün bu sayfada eski Lefkoşa’ya dair fotoğraflar ile buluşturuyorum sizi. Medeniyetin farklı yaşandığı, insanların daha insan olduğu, samimiyetin, neşenin ve eğlencenin toplum olarak hissedildiği dönemleri düşündüm. Samanbahçe’de çocukların sesleri, Arabahmet’te evlerin bahçe duvarları arasındaki o bambaşka dünyaları düşündüm. Şimdilerde çok daha konforlu evlerde, çok daha rahat yataklarda bulunmamıza, üşümememize veya sıcak yaz günlerinde klima altında terlemememize karşın eskin büyüsü bambaşka yaşanıyordu. Yasemin ve feslikan kokusunu artık duymaz olduk. Siyasetçilerin halkın içinden olduğu, güvenildiği, saygı duyulduğu zamanları da yitirdiğimizi hissediyorum. Zaman mı bizi tüketiyor? Yoksa biz mi zamanı? Hiç yaşamadığım o Lefkoşa’yı, o eski zamanları düşünüyorum. Kendimiz için hüzünleniyorum. [caption id="attachment_38475" align="aligncenter" width="800"] SARAY HOTEL:
Kıbrıs adası için bir dönem en önemli otellerden olan Saray Hotel bugün geçmişteki ihtişamını kaybetse de, hiç kuşkusuz uzunca bir döneme damgasını vurdu. Resimde Dr Küçük, Saray Otelin inşaatını denetlerken objektife yakalanmış[/caption] [caption id="attachment_38468" align="aligncenter" width="603"] EBELERİN EBESİ
Eski Lefkoşalılardan neredeyse kime sorsanız ebesinin Şekibe Halayık olduğunu söyler. Şekibe halayık veya Şekibe Ebe hiç kuşkusuz Lefkoşa’nın en önemli simalarından birisi olarak gösterilir. Resim 1985 yılına ait ve Şekibe Halayık Denktaş’ı öperken objektiflere yansıdı.[/caption] [caption id="attachment_38465" align="aligncenter" width="565"] BİR ZAMANLAR LEFKOŞA
lefkoşa’nın ünlü ebelerinden Seher hanım ve eşi İbrahim Çavuş objektife yansımış.
Lefkoşa’nın ünlü ebelerinden biri olan Seher Hanım veya herkes tarafından bilinen ismiyle Seher Ebe ve eşi İbrahim Çavuş’un yer aldığı bu fotoğraf, 1930’lu yıllarda çekildi. Seher Hanım, ayrıca Ahmet Becerikli’nin de nenesidir.
(Bülent Anibal’ın arşivinden)[/caption]
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.