AĞZIMIZ BİTTİ, SIRA TEPEMİZDE
Ayşegül Garabli
18 Şubat 2019 Pazartesi 08:30
Köyün birinde yeni evli bir çift varmış.
Tarlaya birlikte gidip, birlikte eve geliyorlarmış.
İlk zamanları neşe ve mutluluk içerisinde geçip gitmiş.
Ancak hem tarlanın hem ev işlerinin yükünü çeken kadının neşesi de kocasına olan ilgisi de zamanla azalmış.
Bir akşam adam ayağı ile kadını dürtmüş.
Kadın “senin o ayağına sı**ım” diye küfretmiş.
Adam naz yapıyor diye düşünerek şakaya vurmuş.
Aradan birkaç ay geçmiş, bir gün adam kasabaya gideceğini söyleyerek eşinden gömleğini getirmesini istemiş.
Gömleğin düğmesinin kopuk olduğunu gören kadın “senin o göbeğine sı**ım, bak gömleklere sığmıyorsun düğmeler kopuyor artık “diyerek tekrar küfretmiş.
Adam, “karım haklı çok şişmanladım” diye düşünerek yine bir şey dememiş. Aylar yıllar geçmiş, yine bir akşam tarladan yorgun argın dönüp eve gelen çiftten erkek olan uzanmış ve uzandığı yerden, gelir gelmez yemek hazırlamaya koyulan karısına seslenerek bir bardak su getirmesini istemiş.
Kadın sinirlenip “senin o ağzına sı**ım, kalk suyunu kendin al” deyince adam “sen ne biçim konuşuyorsun kadın” diye sinirle ayağa kalkmış ve kadının üzerine yürümüş.
Kadın; “hop dur, ben senin ayağından başladım sı**maya, sesin çıkmadı ve kabullendin. Şimdi sıra ağzına gelince mi anladın, daha tepene de sı**cağım” demiş.
Tabi ki bu bir kıssa dan hisse ve içinde her yönden çıkarılacak çok ders var ancak her ne olursa olsun küfür de şiddette onaylanacak bir şey değil ve ben her ikisine baş vuranları da lanetliyorum.
Ancak sıra ağıza gelene kadar verilen izni de sorgulamak lazım öyle değil mi?
Örneğin geçen gece HP başkanı Sn. Kudret Özersay ve ekibi Güzelyurt Bostancı’da bir saldırıya uğrağı.
Kendilerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ve bu saldırıyı lanetliyorum.
Ancak bu aşamaya nasıl gelindiğini de sorgulamak lazım diye düşünüyorum.
Çok eskilere giderek adaya her gelene koşulsuz izin verildiği, ganimetin sorumsuzca dağıtıldığı ve bu adanın düzenini bozanların “ırkçı görülürüm, oy alamam” kaygısı ile hoş görülüp tüm Türkiye göçmenlerinin aynı kefeye koyulduğu zamanları anlatmaya gerek yok.
Herkes olan bitenin farkında zaten.
Ama şu yakın döneme bakalım bir.
Neler oldu?
Sn. Bakan mecliste yemin ederken meclis damına çıkılıp Kayi bayrağı v.s çekildi, içerdeki “halkın huzurunu koruyacağına” yemin eden vekiller yemin etmeye devam etti.
Bu ülkenin bir Gazete binası taşlanıp, içindeki insanlara dehşet dolu anlar yaşatıldı, polis kılını bile kıpırdatmadı ancak bu polislerden hesap sorulmadı.
Bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı yuhalandı meclisten yalnızca UBP ‘nin vekilleri çıktı ama onlar da bu terörü estirenlerle omuz omuza resimler çektirerek ,kendini bilmezleri kahraman ilan ettiler.
Halkın bu olaylar sonucunda sokağa dökülmesi ile bu terör estiren kişiler göz altına alınıp suçlarını kabul etiler ama hükümetin sessiz sedasız olayı ile serbest kaldılar ve yaptıklarını övünç vesilesi yaptılar.
Ve tüm bunlar yaşanırken siz o meclisteydiniz ve hükümetin bir ortağıydınız Sn. Bakan.
Ama ne yazık ki bu şiddeti, bu terörü yaratanlara dur demediğiniz gibi serbest kalmalarına da sessizce onay verdiniz.
Sadece bunla da sınırlı değildi yapılanlar.
Hem TDP Mağusa ilçe başkanı hem de sizin partinizden seçilmiş şimdiki İç işleri bakanı iki kadınımız tehdit edildi, siz yine kılınızı dahi kıpırdatmadınız.
Kaldı ki Partinizden seçilen İÇ işleri Bakanına medya önünde sözlü saldırıda bulunup tehdit eden geçen gece size ve ekibinize saldıran kişinin ta kendisiydi.
Dikkate almadınız.
Partinizden seçilmiş başka bir kadın vekilmedyadan sopalı kırbaçlı önlem önerileri paylaştı ama O’nu da dikkate almadınız.
Yani Sn. Bakanım demem o ki , ayaktan başladıklarında sessiz kaldıklarınız “ağzımıza” kadar çıktılar.
Sıra tepemizde.
Ve size bir bakan olarak saldırmaktan çekinmeyen bu gece kulübü işletmecisi acaba bedenini sattığı kadınlara nasıl davranıyor?
Size saldırmaktan çekinmeyen ve bir bakana bile saldırma cüretini kendinde bulan bu zat acaba sıradan vatandaşa neler yapabilir?
O yüzden Sn. bakanım, olay sonrası açıkladığınız gibi “Biz yolumuza devam ederiz” demekle olmaz arık.
Çünkü köşe başları tutuldu ve yol bitti artık.
Eğer ülke bu tür kokuşmuş zihniyetlerden arındırılmazsa,
herkes haddini ve sınırını bilmezse,
ülke dernekler ve mafya düzeninin pençesinden kurtarılmazsa yürünecek yol yok!!
Dün sessiz kaldığınız saldırılara bu gün siz maruz kaldınız, ve eğer önlem almayıp ülkeyi derneklerin ve mafya bozuntularının eline bırakırsanız yarın yönetiminiz de bu kişilerin elinde olacak.
O yüzden kınamak yetmez, adalet şart.
Hem de herkes için adalet şart.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.