AFRİKA’DA EĞİTİM Mİ DEDİNİZ?
Oshan SABIRLI
17 Nisan 2014 Perşembe 12:27
Şu sıralar Kudret Özersay ve Andreas Mavroyannis üzerine kafama, bin bir soru işareti takılıyor. Temsilcilerin Afrika’ya gidecek olması ve orada alacakları eğitimler ne denli önemli, onu kurgulamaya çalışıyorum. “Bize faydası olur mu? Bu temsilcilerin beyni yıkanabilir mi?” gibi şüphelerim var. “Olay beyin yıkama mı gerçekten?” Diye soruyorum kendime. Olayın Afrika bölümü, bir nevi beyin yıkama çalışmasıdır. Hani, beyin yıkama çalışması kötü bir şey de olmayabilir. Kıbrıs sorununun çözümünde, iki toplumun yeniden köprüler kurması, birbirini anlamak önemli. Bu günlerde sorun çözümleme ve toplumları barıştırma, geçmişe oranla bazı teknik eğitimlerle çok daha kolay bir hal alabiliyor. Özellikle 1990’lı yıllarda, Kıbrıs Türk ve Rum toplumları üzerinde çok enetersan bir toplum mühendisliği başladı. Adına “Conflict Resolution” Türkçe çevirisi ile “Sorun çözümleme” veya “çatışmaların çözümü” şeklinde bir ifade kullanabiliriz. Yüzlerce kişi, hem Kıbrıs’ın kuzeyinden hem de güneyinde farklı ülkelerde ortak eğitimlere gönderildi. Bu eğitimlerin amacı ise duyulduğunda negatif bir anlam veren “Conflict Resolution” eğitimleriydi. 2004 yılına kadar sistemli şekilde yapılan bu çalışmalar ile karşı toplumları uzlaştırmak, en azından uzun vadede işe yarayabilmesini sağlamak için çalışmalar yürütüldü. Bu eğitimler, farklı kanallarda ABD eliyle gerçekleştirildi. İşe yaramdı mı peki? Özellikle iki toplumlu faaliyetlerin gelişmesinde, ortak çalışmaların ve barış kültürünün oluşmasında ciddi faydaları olduğunu düşünüyorum. Bu eğitimler bilimsel ve profesyonel çalışmalar şeklinde II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıktı. Anlaşmazlıkların çözümü için farklı bir bakış açısı kazandırmaya yönelik, karşıt gruplarda empati temelinde yürütüldü. Bir anlamda, I. Dünya Savaşına tepki veren bazı akademisyenler dünya çapında bir çatışmanın çıkmasının önüne geçmek için akademik eğitim şeklinde ortaya konuldu. Uluslararası ilişkiler ve diğer alanların önde gelen akademisyenler, çatışmanın sebep ve süreçlerini ortaya koyan bilimsel yöntemler uygularken, çatışmanın tırmanmasını ve yıkıcı sonuçlarını engellemek için metotlar geliştirdi. Bu çalışmalar II. Dünya Savaşı sırasında sekteye uğrasa da savaş sonrasında daha yoğun bir şekilde tekrar başladı. Kıbrıslılar için bu eğitimlerin öncüsü ABD olurken, 2004 yılında faaliyetlerin azaldığını görüyoruz. Gelelim Kudret Özersay ve Andreas Mavroyannis’in Afrika ziyaretine. Onların bu eğitim sürecinde neler öğreneceği konusunda ciddi kuşkularım var. Müzakere yöntemlerini, sorun çözümlemeyi ve uzlaşı tekniklerini bu güne kadar öğrenememişlerse vay halimize. Kuşkulardan bir diğeri ise zaten temsilci olmanın ötesinde bir görevleri olmadığı için ne kadar eğitim alsalar da masada Liderler son kararı vereceğine göre yine boşa zaman/para kaybı değil mi yaşanılan?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.