Donald Trump'ın tekrar başkan seçilmesiyle birlikte ABD dış politikasında yaşanan değişim bu kez Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na yansıdı.

New York'taki BM Genel Merkezi'nde Pazartesi günü oylamaya sunulan karar, Rus askerlerinin Ukrayna topraklarından çekilmesini öngörüyordu.

Eşine az rastlanır bir durumun yaşandığı oylamada ABD, Rusya ile beraber ret oyu veren ülkeler arasına girdi.

İsrail'in de ABD ile birlikte ret oyu vermesi dikkat çekerken, geleneksel olarak BM kararlarında Rusya ile aynı çizgide yer alan Çin ise çekimser kaldı.

Kararı onaylayan ülkeler arasında Türkiye, İngiltere ve pek çok diğer Avrupa ülkesi de vardı.

Trump aynı gün yayınladığı bir gönderide, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile üç yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve iki ülke arasındaki 'Büyük Ekonomik Kalkınma' girişimlerinin 'çok iyi ilerlediğini' vurgulamıştı.

Sahibi olduğu sosyal medya platformu Truth Social üzerinden açıklama yapan ABD Başkanı, "Putin ile savaşın sona ermesi ve ABD ile Rusya arasında gerçekleşecek 'Büyük Ekonomik Kalkınma' girişimlerinde ciddi görüşmeler yapıyorum ve çok iyi ilerliyor," diye yazdı.

Savaşı "Acımasız" ve "Vahşi" olarak nitelendiren Trump, "başkan olsaydım hiç başlamayacaktı" dediği tam ölçekli işgalin ufuktaki G7 Zirvesi'nin ana gündemi olacağını sözlerine ekledi.

Trump, anlaşma sayesinde ABD'nin Ukrayna'ya gönderdiği milyarlarca dolarlık yardımın "geri alınacağını", "Ukrayna ekonomisine katkı sağlayacağını" öne sürdü.

ABD Başkanı ayrıca, Putin'in AB menşeli barış güçlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasını "kabul edeceğini" belirtti.

"Bakın, (Vladimir Putin) Dünya Savaşı peşinde değil. Ona bu soruyu sordum. Evet kabul edecek," dedi.

Rusya'nın İngiltere Büyükelçisi Andrey Vladmirovich, bundan üç gün önce yaptığı açıklamada, ateşkes sonrası İngiliz güçlerinin Ukrayna'ya gönderilmesi fikrinin Moskova tarafından tamamen reddedildiğini söylemişti.

Rusya, ilk olarak 2014 yılında Ukrayna'nın Karadeniz kıyısındaki Kırım yarımadasını işgal etmişti.

Kırım'ın işgalinden kısa sonra, Donbas'ta yer alan, nüfusu etnik Rus ağırlıklı olan Luhansk ve Donetsk oblastları da Rusya'nın desteğiyle Ukrayna yönetimine savaş açtılar ve tanınmayan iki cumhuriyet kurdular. Sonrasında Rusya, Ukrayna işgali kapsamında bu iki cumhuriyeti de ilhak etti.

Savaşı durdurmak amacıyla Ukrayna ordusu ile Rusya yanlısı ayrılıkçılar arasında aynı yıl Minsk anlaşmaları imzalandı.

Anlaşmalar bölgede ateşkes ve esir takasının yanı sıra Ukrayna'nın Donbas bölgesine özel statü verecek bir anayasa değişikliği yapılmasını da içeriyordu.

Öte yandan Rusya yanlısı ayrılıkçıların silahlarını Ukrayna-Rusya sınırından çekmeleri gerekiyordu, ancak iki tarafın birbirini ateşkesi ihlal etmekle suçlaması nedeniyle anlaşmaların uygulanması sekteye uğradı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2022'nin Şubat ayında yaptığı bir açıklamada "Minsk anlaşmalarının artık var olmadığını" belirtmişti.

Bu açıklamadan bir ay sonra, Türk hükümetinin diplomatik girişimleri sonucunda Rusya ve Ukrayna, İstanbul'da bir dizi barış görüşmesi gerçekleştirdi ve hatta gelecekteki barış antlaşmasının taslağı üzerinde anlaşmaya vardı. Ancak Kiev yönetimi, daha sonra tutumunu değiştirerek görüşmelerden çekildi.

Aynı yılın Ekim ayında Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, “Putin devlet başkanı olduğu sürece” Rusya ile her türlü barış görüşmesini yasaklayan bir kararname imzaladı.

2022 yılının Şubat ayına gelindiğinde ise Rusya, Ukrayna'nın "Nazilerden arındırılması gerektiğini" öne sürerek ülkeye karşı geniş çaplı bir işgal başlattı ve bilhassa Ukrayna'nın doğusunda çatışmalar hala sürüyor.