AB, ABD VE BM’NİN DESTEĞİ ŞART
Oshan SABIRLI
17 Ekim 2014 Cuma 10:18
Adada çatışmaların yaşandığı dönemin sonrasında yepyeni bir kayıp nesil var. Üstelik bu kayıp nesil adadın diğer tarafını bilmeden, görmeden, ailelerinin öğretileri, eğitim sistemleri ve siyasi argümanlarla büyüdü. Literatürlere “Kıbrıs Sorunu” diye adlandırılan, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında yaşanan çatışmalar ve iktidar yarışı, özellikle 1974 – 2003 yılları arasında buzdolabına girince ilişkilerin soğumasını, yeni bir neslin oluşmasını da beraberinde getirdi. Bu yıllar arasında doğan gençler hayatlarında tek bir Kıbrıslı Türk veya tek bir Kıbrıslı Rum görmeden, konuşmadan büyüdü. Karpaz’da yaşayan Kıbrıslı Rumları ayrı tutarsak, ilk kez bir Kıbrıslı Rum gördüğümde babamın İngiliz Üstleri’nde çalışması nedeni ile bir “düşman” gördüğümü düşünmüştüm. Üstelik o zamanlar konuşulanları anlamasam da bu Kıbrıslı Rum’un ağzından çıkanları düşünüp kendimce yorumlamaya çalışırdım. Ailem bana hiçbir zaman Rumların düşman olduğunu aşılamadı. Babamın gözleri önünde Geçitkale ve Boğaziçi çarpışmalarında 24 kişinin öldüğünü yıllarca duysam da, Geçitkale’de büyüdüğüm ev, sembolik bir şehitlik olsa da, savaşın kötü yönlerini çevreden sürekli işitsem de, 20 Temmuz, 15 Kasım gibi günlerin savaşlarda verdiğimiz kayıplardan, göçten, mağduriyetlerden kaynaklandığı bilinci, sistem içerisinde ruhumuza işledi veya işletildi. 2000’li yıllarda, ara bölgede düzenlenen etkinliklerde hayatında ilk kez Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan “işgalci” değil gerçek Kıbrıslı olan bir ırkın yaşadığını öğrenmeye başlayanları da gözlemledim. Yurtdışında tanıştığım Kıbrıslı Rum dostlarım oldu. Onların adanın bu tarafında 1974 öncesinde de adada olan hatta 1571’den bu yana adada yaşayan bir toplum olduğundan habersiz oluşu beni oldukça şaşırtmıştı. En başta düşmanca gözlerle bana bakan bu kişilerin sonrasında Kıbrıs’ın güneyinde kandırıldıkların söylediklerine şahidim. Benzer yaklaşımlar, yabancı bir toplum yıllarca bize de aktarıldı. Oysa 1974 – 2003 arasındaki buzdolabı dönemi rüştlerin ispatlanması için tarihi değere sahip. Serdar Denktaş’ın inisiyatif alması ve sınırların karşılıklı geçişlere açılması ile Kıbrıslı Türkler kadar Kıbrıslı Rumların da çok büyük şaşkınlık yaşadı. Kerpiç evlerde kaldığı, şalvar giydiği ve fes taktığı düşünülen insanların Kıbrıslı Rumlardan geri olmadığı ortaya çıkmıştı. Şimdi AB’ye, ABD’ye BM’ye iki toplumu yakınlaştıracak bir dizi faaliyet yürütmek için ciddi görev düşüyor. Kıbrıslılar için süper güç şeklinde bir algı yaratan, adadaki insanların diyalog ortamını gelişebilmesi için hem psikolojik, hem finansal desteği sağlayabilecek imkanları bulunan AB, ABD ve BM, eğer yeni bir Kıbrıs hedefinde iseler, yeni köprüler kurulması için ilişkilerin gelişmesine köprü kurmak ve çalışma yapmak zorundadırlar. Bekleyip, niyetin ne olduğunu göreceğiz.
[highlight bgcolor="#6193bf"]
Sayın Hüseyin Avkıran Alanlı, vekillik dönemlerinizde ciddi rekorlar ile anılıyorsunuz. Mecliste konuşmamanız, hatta meclis oturumlarına katılmamanız büyük dikkat çekerken, milletin vekili olarak daha aktif olmanızda fayda var.
Sayın Fatih Yarımbaş, afet öncesinde afetlere hazır olunması gerekliliği üzrine son günlerde yaptığınız çalışmalar toplumdan büyük destek görmeye devam ediyor. Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın faaliyetlerinin son zamanlarda arttığını görmek sevindirdi.
Sayın Özlem Günkut, Onkoloji hastanesi konusunda kafalarda ciddi soru işaretleri varken sizin çalışmalarınız ve bu hastane ile ilgili yürüttüğünüz faaliyetlerinizi taktir ile izliyoruz. Umarız yetkililer sizin faaliyetlerinizin yarısı kadar bu projeye destek çıkmayı başarır. O bile bizim için kar olacak.
Sayın Mehmet Harmancı, Lefkoşa Maratonu’nda hangi parkurda yer alacağınız merak konusu oldu. Sizin gibi genç bir başkanın hiç kuşkusuz 12 kilometre koşmasını bekliyoruz. Umarız maratonda da kendinizi seçimdeki gibi ispatlayabilirsiniz.
Sayın Cenk Diler, şu sıralar herkes bize kaç saat uyuduğunuzu, bu istatistikleri nasıl yaptığınızı ve ne kadar süre okuduğunuzu soruyor. Açıkçası bizde sizin enerjinize, temponuza e iş disiplininize hayranız.
Sayın Sibel Sorakın, adaşınız Sibel Siber’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı sonrasında ciddi şekilde kulis yapmaya başladığınızı ve Siber’e oy kazandırmak için çalıştığınızı görüyoruz. Mağusa bölgesine gereken önemi vermediğiniz ile ilgili yorumlar geliyor haberiniz olsun
[/highlight]
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.