27 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul10°C
  • Ankara3°C

3F YANİ FADO, FİESTA VE FUTBOL

Oshan SABIRLI

12 Haziran 2014 Perşembe 15:00

Gözler Dünya Kupası’na çevrildi. Nefesler tutulu ve şimdi uykusuz geceler bizi bekliyor. Maç saatlerine baktığımda moralim bozuluyor. Sanırım bu sene çok fazla maç takip edemeyeceğim. Ama Dünya Kupası’nın ilk maçı beni heyecanlandırmaya yetti. Dünya Kupası  Brezilya - Hırvatistan maçı ile start alacak. Bu iki takım benim hayatımda bambaşka bir yere sahip. 2006 yılında, Hollanda’da, medya ile ilgili gittiğim bir konferansta, Hollandalı dostlarım, hayatımda kolay kolay yaşayamayacağım bir deneyimi bana yaşattı. Arkadaş grubum içinde, alınan kombine maç biletlerinden birisi, gruptan birinin işi nedeni ile boş düştü. Bu fırsatı değerlendirip değerlendirmeyeceğim sorulduğunda ise hemen balıklama atladım. O gece, 72 bin kişi ile birlikte, Berlin’de Olimpiyat stadında Brezilya – Hırvatistan karşılaşmasını seyrettim. Tek kelime ile muhteşemdi. Stada giriş, Brezilyalıların hem stat içinde hem de stat dışındaki coşkusu unutulmazdı. Her ne kadar, biz turuncu beyaz olarak giyinsek ve maçı Hollandalı olarak seyretsek de, Kaka’nın golünü asla unutamam. İşte yukarıda anlattığım bu sebeple bu iki takımın maçı beni yeniden heyecanlandırıyor. Bahis siteleri, 2014 Dünya Kupası’na ilişkin uzun vadeli bahislerin oynanma oranlarını açıkladı. Verilere göre, yüzde 14’erlik kesimler Almanya ve Brezilya’nın Dünya Kupası’nın sahibi olacağına inanıyor. İngiltere ve Hollanda ise yüzde 11’erlik oranlarıyla bu iki takımı takip ediyor. İspanya, Arjantin, İtalya, Belçika, Uruguay ve Portekiz ise üyelerin diğer favorileri olarak sıralanıyor. *** Önümüzdeki günlerde hayat duracak, futbol topu yuvarlanacak ve biz futbolu konuşacağız. Üstelik konunun, yerel seçimlerden daha popüler olacağı ise ortada. Futbol dünya üzerinde inanılmaz bir endüstri olarak insanlıkla buluşuyor. Hatta toplum afyonu olarak ta tanımlanabilir futbol. Faşist ve diktatör rejimlerin halkı uyuşturmak adına kullandıkları 3F formülünün eksikliğini hissediyorum.  Futbol ile anılan fado ve fiesta, sorunların üzerine sünger çekmek için bir uyuşturucu gibi sunuldu. 3F, Franco'ya yakıştırılsa da, fado'dan da anlaşılacağı üzere çıkış noktası Salazar yani Portekiz'dir. Fado müziği; fiesta eğlenceyi, şenliği; futbol ise kitleleri bir arada eğlendirmeyi temsil ediyor. Bir yandan halk dikta rejimi, fakirlik ve iç savaşlarla çalkalanırken, diğer yandan 3F ile uyutuldu. Üstelik bunu yapanlar halkı bir yandan ezerken diğer yandan ise kandırmayı başardı. Bizde diktatör yok belki ama dikta rejimlerine benzeyen olaylara tanık oluyoruz. Öte yandan ülkemizde ne futbol ciddi bir eğlence şeklini aldı, nede fadoya benzeyen bir müziğimiz var. Fiesta ise parası olana. Bu durumda ne yapacağız, ya dedikodu, ya Kıbrıs sorunu üzerinden siyaset.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.