21 Aralık 2024
  • Lefkoşa18°C
  • Mağusa17°C
  • Girne18°C
  • Güzelyurt16°C
  • İskele17°C
  • İstanbul13°C
  • Ankara7°C

2013’TEN NOTLAR

Ali ÜNCÜ

31 Ekim 2016 Pazartesi 08:00

2013 yılında kaleme aldığım bu görüş halen değişmedi…

Yıllardır süregelen çözümsüzlük; gerek Kuzey Kıbrıs halkı, gerekse adanın uluslararası resmiyeti kapsamında dünya siyaseti açısından azami önem arz eden bir gündeme sahiptir. Tüm olumsuzluklara rağmen hayatını bir şekilde idame etmeye çalışan Kuzey Kıbrıs halkı, ambargolar ve güvenilirlikleri düşük hükümetler nedeniyle sıkıntılı günler geçirmeye devam etmektedir. Kurulacak olan yeni koalisyon hükümeti için de, umudunu yitirmek üzere olan bu halkın son bir ümidi ve siyasilere vereceği son bir şansı kalmıştır.

Kıbrıs çözüm süreci hem dış etkenler, hem de geçmiş tüm hükümetlerin farklı siyasi tutumlarından dolayı günümüze kadar sarkmış ve halen üzerinde tartışmalar yürütülen bir mevzu olarak gündemimizdeki yerini korumaktadır. Tarihinin ilk başlangıç noktasından itibaren Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Avrupa ile kesişen konumu neticesiyle her zaman Kıbrıs, stratejik bir öneme sahip olmuştur.

Yeni dönem dünya politikalarında geniş bir yere sahip olan enerji temalı siyaset, Kıbrıs’taki çözüm sürecini olumlu tetikleyecek ve kısa bir zaman dilimi içerisinde sonlandıracağı sinyallerini veriyor. Son yapılan açıklamalara göre ABD, Kıbrıs çözüm süreci adına koordinasyon görevini üstlenecektir. Buna bağlı olarak Türkiye ve Yunanistan yetkililerince Kıbrıs’taki taraflara Kıbrıs çözüm sürecine ilişkin bazı yapıcı mesajlar verildiği söylenmektedir. Gelişen olaylara bağlı olarak, Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’den uzanan su temin projesinin aslında çözüm sürecinde Rumlar ile doğal gaz karşılığı, ülkeler-arası bir alışverişin olabileceği ihtimalini doğurmaktadır. Yine bu doğrultuda; Kuzey Kıbrıs sınırlarının gerek su, gerekse diğer doğal enerji kaynaklarının transferi aşamasında zemin olarak kullanılacağı ve bu vesileyle de İsrail’e de bu enerji faktörlerinin transfer edilebileceği konuşulmaktadır. Bu anlamda yakın bir gelecekte Kuzey Kıbrıs’ın; Türkiye, Güney Kıbrıs ve İsrail enerji üçgeninin ortasında bir geçiş koridoru haline gelmesi olasıdır.

Diğer taraftan, Kıbrıs ekonomisine belki de en yüksek geliri sağlayabilecek bir kaynak olarak gösterilen kapalı Maraş bölgesinin canlandırılması, muhtemelen yapılacak olan enerji konjonktürü politikası dahilinde yer alacak ve sonrasında belirlenen ölçütlerde kapalı Maraş taraflar arasında ortak kullanılarak, Akdeniz’in ve Avrupa’nın turizm cenneti haline getirilebilecektir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.