23 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa13°C
  • Girne18°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele13°C
  • İstanbul17°C
  • Ankara10°C

“100 KİŞİ OLSAK SURLARİÇİ’NDEKİ ÇOCUKLARA DAHA GÜÇLÜ YARDIM ELİ UZATAMAZ MIYIZ?

Lefkoşa’nın Surlariçi bölgesindeki çocuklarla gönüllü olarak ilgilenen Umut Madenoğlu, birlik olunursa daha fazla çocuk ve gence hitap edilebileceğini söyledi.

“100 kişi olsak Surlariçi’ndeki çocuklara daha güçlü yardım eli uzatamaz mıyız?

20 Ekim 2018 Cumartesi 14:07

Madenoğlu, çağrısını şu sözlerle yaptı: “100 kişi olsak Surlariçi’ndeki çocuklara daha güçlü yardım eli uzatamaz mıyız? Farklı alanlarda eğitim veremez miyiz? Yapabiliriz…”
Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu işbirliğinde birkaç gönüllü arkadaşıyla çocuklar için çalışıyor Madenoğlu. Çocukların ihtiyaçlarını belirliyor, komisyona iletiyor. Sağlık Bakanlığı ve Vakıflar İdaresi işbirliği yapılan diğer paydaşlar.
Umut Madenoğlu’nun mesleği organizatörlük ama buradaki çocuklar da aileler de ona “Umut Hoca” diye hitap ediyor. Bu hitap şekli onu etkileyen en önemli konulardan biri.
Zamanın önemli bölümünü çocuklara ayıran Madenoğu, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) neler yaptıklarını, neden yaptıklarını anlattı ve konuşmasının birkaç yerinde vurguladı: “Ben de Surlariçi’nde büyüdüm.” 
“2 ÇOCUKTAN 4’E… 4’TEN 200’E…”
Madenoğlu, 3 yıl önce Surlariçi’nde gitar çalmak isteyen 2 çocukla tanıştı. Bir sanatçı arkadaşı çocuklara ders verebileceğini söyledi. 
Madenoğlu, bununla ilgili anısını şöyle paylaştı:
“Gitar dersi almak isteyen çocuklar birkaç gün sonra yanında ‘bu arkadaşlarımız da gitar öğrenmek istiyor’ diyerek dört çocuk daha getirdi. O dört çocuğun sayısı 3 yılda 200’e ulaştı. Çocuklarla böyle böyle tanışmaya başladım. Yaşları 4 ile 23 arasında değişiyor.”
Madenoğlu, 50 civarında çocuğa gitar eğitimi verildiğini kaydederek, Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu işbirliğinde gezi düzenlediklerini, kampa katıldıklarını, etkinlikler düzenlediklerini, bisiklet sürme dahil birçok konuda çocuklara eğitim verildiğini söyledi. 
Çocuklarla vakit geçirdikçe, onlarda olumlu gelişmeler gördükçe kendini daha işe yarar hissettiğini de söyleyen Madenoğlu, “Bir şeyler gösterdikçe, öğrettikçe çocuklar doğru yolu buluyor” dedi.
“SOSYAL MEDYANIN GÜCÜNÜ KULLANIYORUM”
İnsanlara sosyal medya üzerinden ulaştığını da belirten Mandenoğlu şunları ekledi: 
“Bir dernek, kulüp ya da vakıf olsaydım bu işler yazışmalarla yürütülecekti. Ben sosyal medyanın gücünü kullanıyorum. ‘Bisiklete ihtiyacımız var’ diye yazdım. 65 bisiklet topladım. Arkadaşım karşılık beklemeden bisikletlerin iyi parçalarını birleştirdi, ortaya 35-40 bisiklet çıktı ve bu bisikletleri çocuklara karne hediyesi olarak dağıttık. 
Bir başka iletide ‘okul ayakkabısına ihtiyacımız var’ dedim. Bir esnaf yaklaşık 100 çift ayakkabı bağışladı. Küçük bir esnaftı üstelik…İnsanlar bir şekilde katkı koymaya çalışıyor.  Herkesin içinde iyilik var. İyilik yapma ihtiyacı var.” 
Madenoğlu, bu çocuklarla tanıştıktan sonra kendindeki değişimden de şu sözlerle bahsetti: 
“Eskiden yaptıklarım şimdi bana garip geliyor. Mesela, para söz konusu olduğunda ‘bu parayla acaba kaç çocuk okur?’ diye düşünüyorum.”
 “ÇOCUKLAR SOKAKTA BÜYÜR…”
“Çocuklarla nerede buluşuyorsunuz?” sorusuna yönelik Umut Madenoğlu, “Bir mekanımız yok. Sokakta, genellikle Selimiye Meydanı’nda buluşuyoruz.  Çocuklar sokakta büyür. Ben de sokakta büyüdüm. Benim de çocukluğum Surlariçi’nde geçti. Sokakta buluşma konusunda bir sıkıntı çekmiyoruz. Yabancılık hissetmiyoruz yani ama insanlar Surlariçi’ne gelmekten çekiniyor… Birbirimizden uzaklaştırılıyoruz. Ben de Türkiyeliyim. Savaştan sonra buraya gelen Türklerdenim. Kıbrıslı Türkiyeli ayrımı her zaman yapılır. Şimdi de yapılıyor... Kıbrıslı bir çocukla Türkiyeli bir çocuk arasında fark yok. İkisi de çocuk. Belki, sadece eğitim farkları var” şeklinde konuştu.
Çocuklarla bazen her gün buluştuğunu söyleyen Madenoğlu, “Hafta sonları birkaç çocuğu mutlaka Surlariçi’nden çıkarırım. Bazen dondurma yemeye gideriz. Gittiğimiz yerdeki insanlar da bu çocuklardan ücret almaz. Üç-beş top dondurma nedir ki?” dedi.
“UMUT HOCA”
Madenoğlu, çocuklarla ilgili gözlemlerinden bazılarını da şöyle paylaştı:
“İlk zamanlarda çocuklar seslerini bana duyurmak istediğinde, ya ayağıma basardı ya koluma vururdu ya da tişörtümden çekerdi. Şimdi ‘Umut Hoca’ diye seslenirler. Doğru yollarla iletişim kurmayı öğrendiler. Eskiden yeni insanlar görünce utanır, arkamıza saklanırlardı. Şimdi tokalaşıyor, kendilerini tanıtıyor, rahatlıkla insanlarla iletişim kurabiliyorlar. Kendilerine güveniyorlar…”
Surlariçinde yaşayan ailelerin maddi imkansızlıklarına da işaret eden Madenoğlu, “Ailelerin bazıları dükkanlarda yaşıyor” dedi ve ekledi:
“3-4 kişi bana sosyal medyadan ulaştı, çocukların eğitimine katkı koymak istediğini söyledi. Onları alıp ailelere götürdüm. Kahve içtik, sohbet ettik. Bu insanlar teklifi doğrudan ailelere yaptı. Onlar da kabul etti. Ailelerin bana güveni sonsuz… Bence onların da eğitime ihtiyacı var. Hala çocuklarını okula göndermeyen aileler var. Sabahları motosikletimle Surlariçi’nde tur atarım. Okula gitmeyen çocuk varsa onları okula yazdırırım. Geçen hafta iki kızı ortaokula yazdırdım. Siz okulda olması gereken bir çocuğu yolda belde görseniz ne yaparsınız?” 
“ÜZGÜN DEĞİLLER. ÇOCUKLAR HEP MUTLUDUR”
“Ailelerinin ekonomik durumu, bulundukları ortam çocukları üzüyor mu?” sorusuna yönelik Madenoğlu, “Hiç üzgün değiller. Çocuklar hep mutludur” şeklinde konuştu.
“EMEK VERMEYENLER YORUM DA YAPMASIN”
Çanakkale Kampı’na çocuklarla birlikte gittiğini, kampın milli duyguların canlanmasına katkı sağladığını da aktaran Madenoğlu, kampla ilgili eleştiriler olduğunu hatırlatılması üzerine, “Ben artık laf atanlara soruyorum: Sen bu çocuklar için ne yaptın? Emek vermeyenler yorum da yapmasın” dedi. 
BİSKÜVİDEN PASTA
Çocuklarla zaman zaman duygusal anlar yaşadığını da belirten Madenoğlu, şunları söyledi:
“Küçücük çocuklar. Bisküviden pastayla bana sürpriz yaptılar. … Pastayı yapıp Yiğitler Burcu’na getirdiler. Birlikte yedik… Bayramda evime geldiler, bayramlaştık. Bu olaylar beni çok etkiledi…”
Cep telefonu numarasının çocuklar tarafından ezbere bilindiğini de söyleyen Madenoğlu, “Kendi telefonları yok ama birinin telefonundan beni ararlar. Hatırımı sorarlar ya da ihtiyaçları varsa onu söylerler. Geçen gün bir çocuk aradı. ‘İngilizce kitabım yok Umut Hoca. Ailem alamadı. Alabilir misin?’ diye sordu. Ortaokul için bir İngilizce kitabı 100 TL civarında. Ne yapacaksın? Bulmayacak mısın?  Bulmaya çalışıyoruz…” dedi.
Madenoğlu’nun ihtiyaç listesi bir hayli kabarık. Telefonla ona ulaşan ailelerin de listesi uzun. Defter, kitap, çanta, mont, ayakkabı… 
KOMİSYON HİMAYESİNDE DÜZENLENEN YARIŞLAR
Konuşmanın bir bölümünde mesleğinden, organizatörlükten de bahsetti Madenoğlu.
Üniversite yıllarında başladığı organizasyon işlerini şirket çatısı altında sürdürüyor. Düğün dışında birçok organizasyon düzenliyor. İlgili alanıysa motor sporları.
Madenoğlu, 2006’ndan beri motor sporlarıyla ilgili yarışlar düzenliyor. Bu yarışlar da artık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu himayesinde yapılıyor.
Madenoğlu, trafiğe kapalı alanlardaki yarışların güvenli olduğunu, kazaları da azalttığını söyledi. Röportajın sonunda yetkililere bir de çağrı yaptı: “Motor sporlarıyla ilgilenen camianın en büyük eksiği pist. Piste ihtiyacımız var.”

Haber: Rahme Çiftçioğlu
Fotoğraf: Erol Uysal 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA